Temel ile Dursun ormanda uzanmış yatarken, bir ara Temel Dursun'a sesleniyor:
-Dursun, ormanın güzelliğine bak.
Dursun şöyle bir etrafına bakar ve der ki:
-Ağaçlardan göremiyorum ki...
Mağazanın kapısında kocaman bir ilan vardı: "Köpeklerin içeri girmesi yasaktır."
Oradan geçen biri yazıyı okuyup şöyle der: "Şu mağaza sahibi amma tuhaf biri, köpekler okuma bilmezki...
Temel ile Cemal kapışmışlar. Temel her şey değişir demektedir, Cemal ise tam tersini. Bir gün kahvede Cemal Temel2i mahcup etmek için şöyle der:
-Piliymisun Temel fiçrimu teğiştirdum. Hakliymişsun. Dünyada herşey değişiy. Mesela sen pi gün ölücen, mezara koyacaklar, otlar bitecek, pi inek celup yiyecek, tişkısını yapacak, tezek olacak, pen de cidip, uşa Temel ne kadar teğişmişsun tiyeceğum.
-Yok yok Cemal asıl ben fiçrimu teğiştirdum. Pi gün öleceksin, mezara koyacaklar, ot pitecek, inek celip otu yiyecek, tişkısını yapacak, tezek olacak, pende tezeğe pakup, ula Cemal hiç teğişmemişsun tiyeceğum.
İki araba çarpiştılar, kabahatli olan diğerine yaklaştı:
-Kusura bakmayın, insanlık hali, olur böyle şeyler.
Bu kibarlık karşısında diğerinin söyleyecek pek bir şeyi kalmamıştı. Kabahatli şöför arabasının torpido gözünü açtı, bir şişe viski çıkardı ve diğerine ikram etti.
-Buyrun için heyecanınız geçer.
Adam şişeden bir iki yudum içti. Sonra sahibine vererek sordu:
-Siz içmiyor musunuz?
-Ben sonra içeceğim dedi şoför, şu polis gelsin, alkol kontrolü yapsında.
Öğretmen hırsla sordu:
-Söyle bakalım ev ödevini kim yaptı?
-Babam.
-Hepsini mi?
-Hayır efendim, ben de yardım ettim.
-Anne, bir tüpte ne kadar diş macunu var?
-Bilmiyorum yavrum.
-Ben biliyorum, üç metre!
Cemal bir lokantada Temel'in yanındaki masaya oturmuş ve garsondan bir beyin istemiş. Cemalin bu isteğine karşı temel dayanamayıp şöyle der:
  "Uyy Cemal, ne tuhaf adamsın sen? Allah'tan isteyeceğini ha burada niye şu gariban garsondan istiyorsun?


Akıl hastanesinde iki deli kaçar. Doktorlar, polisler ve hemşireler her yeri ararlar, fakat bulamazlar. Akşam deliler geri döner. Doktor merak ve heyecanla sorar:
-Sizi çok aradık, kaçtılar zannettik.
Biri soğukkanlılıkla cevap verir:
-Bu gün provasını yaptık, yarın sabah kaçacağız.
Köşe başındaki dilenci, belki yüz keredir her sabah son model lüks arabasından inen milyarder iş adamına el uzatıyor, hep hava alıyordu.
  Bir gün milyarderin keyfi tutar. Dilenciye sorar:
-Hangi gözümün takma olduğunu bilirsen
sana 100 bin lira var.
Dilenci cevap verir:
-Sağ gözünüz beyim.
-Nereden bildin?
-O gözünüzde merhametli bir pırıltı var da!
Temel üniversite sınavına girmiş. Her soru için yazı-tura atarak cevapları işaretlemiş.
İki saat sonra diğer öğrencilerin çoğu sınav kağıtlarını verip sınavı bitirmişler. Temel'in hala yazı tura attığını gören hoca başına dikilmiş ve;
-Hepsine yazı tura atıyorsun hala bitiremedin mi? diye sorunca Temel şöyle demiş;
-Hocam bir saat önce bitirdim ama cevapları kontrol ediyorum demiş.
Temel ile İdris sabaha karşı kumar masasından kalktılar. İdris, birtek donla kalmıştı. Temel ise anadan doğma. Kimseye görunmemeye çalışarak arka kapıdan çıktılar. Temel elleriyle önunu arkasını örtüp, İdrise;
  "Senin bu huyuna bayılıyorum. Kumar masasından ne zaman kalkacağını çok iyi biliyorsun" der.


Cemal gazetesinden başını kaldırır ve sorar:
  "Ha bu uşaklar ne koşuyor böyle?"
Temel yanıtlar:
  "Ula bunlar koşucudur, başbakanlık kupası için koşuyorlar."
  "Peki bu kupayı kime verecekler?
  "Birinciye"
  "Öbürlerine bir şey yok mudur?"
  "Yoktur."
  "Öyleyse onlar niye koşuyorlar?"
Temel, Cemal'in evine gider, sağanak halinde yağmur başlayınca, Cemal konukseverlik göstererek,          "Yağmur çok kötü, eve gitme burda kal" der. Temel kabul eder, ama ortadan  kaybolur. Aradan epeyce zaman geçtikten sonra zil çalar, kapıda sırılsıklam Temel.
  Cemal sinirli birşekilde:
"Neredesin, çok merak ettim seni?"
"Eve kadar gittim de geceliğimi aldım!"
Temel Londrada kendini sonderece yanlız hissederek dolaşırken önunden aynen Laza benzeyen biri geçmiş. Temel arkasından koşarak koluna yapışmış.
-Ula kardeşim sen Laz misun?
Adam soğuk soğuk bakmış ve cevap vermemiş. Ama Temel yılmayıp dört beş sefer aynı soruyu heyecan içinde soruyu tekrarlayınca adam yukarıdan atan bir ifadeyle:
-İncilizum, demiş
Temel'e sormuşlar:
-Sevişirken karınla konuşur musun?..
-Cep telefonum yanımdaysa evet.!..

-Pu gün ayın kaçı, diye sormuş Temel.
-Gazeteye bak, demiş Cemal.
-Pakayrum ama pu tünkü gazete.
Trafik polisi yolda bir arabayı durdurur ve eğilerek şöfore:
"Kutlarım sizi beyefendi, yolda geçen o kadar arabanın içinden emniyet kemeri takan tek şoför sizsiniz, bu yüzden size 10 milyon lira ödül veriyoruz."
"Oh oh" demiş şöför, "Bu parayla ehliyet alırım."
Şöförün yanında oturan arkadaşı:
"Siz bakmayın ona memur bey, o içince böyle konuşur."
Arka koltukta oturan bir diğeri:
"Size dememişmiydim, çalıntı arabayla ancak buraya kadar olur."
Sonra bagajdan bir ses duyulur. Biri bagajı yumruklayarak bağırır:
"Heey, daha Bulgaristan sınırını geçmedik mi?"
NUKTE:
Avrupalı bir araştırmacı Çin'de bir araştırma yaparken sepet yapan bir Çinliyi izliyor. Çinli devamlı üç ayrı yerden malzeme taşıyarak sepetini örmektedir. Saatlerce izleyen araştırmacı dayanamayıp yanına yaklaşarak sepetçi Çinliye diyorki;
-Malzemenin hepsini bir araya toplasan, yerinde oturarak daha kısa zamanda daha fazla sepet üretirsin.
-Sonra...
-Daha fazla satarsın.
-Sonra...
-Atölye kurar, zengin olursun.
-Sonra...
-Mutlu olursun.
-Ben zaten mutluyum.
Temel son işinde nihayet başarılı olmuş, Çok para kazanmış.
-Uyy Temel, zengin oldun ama porçlarinu ödemeysun, netendur?
-Zengin oldu da teğişu temesunlar.

Ula Temel çok içmeye paşladun. Alkolik oldun. Sebebi nedur?
-Kariyla kavgaliyuz da onun için içeyrum.
-Aranız neden bozuldu ki?
-Ço içtiğum için.

Hakim suçluya sorar:
-Bu adamı niçin dövdün?
-Bana su aygırı dedi efendim.
-Ne zaman?
-Tam bir yıl önce.
-Ama sen onu yeni dövmüşsun.
-Ben hiç su aygırı görmemiştim, geçen ay ilk kez gördüm de...
Temel Ankara'dan İstanbul'a trenle gelmiş. Tren tutmuş. Sapsarı ve bitap haldeymiş. Sormuşlar:
-Trende ters  oturdum, peni tutayi, demiş.
-Karşıda oturandan rica etseydin.
-Aklıma celdi, celdi ama karşımda çimse yokti.
Temel'e piyangodan otomobil çıkmış. Arabalar beyazmış. İlle de kırmızısını isterim diye tutturmuş, arabayı almamış. Kızmış.
-Verin piyango piletimin parasını ceriye, demiş
Temel birahane sahibine sormuş,
-Pir cunde kaç fiçu pira sataysun?
-Aşağı yukarı üç.
-Tört fiçu satmak ister misun?
-Tabii.
-Pardakları tam toldurmalisun